1 Kasım 2013 Cuma

AK Parti'den istifa etti!

Demokrat Parti’den Belediye Başkanı seçilen daha sonra da Ak Parti ’ye geçen Ali Ergin partisinden istifa edip bu kez de MHP ‘ye geçti. Ergin’le birlikte Belediye Meclis üyesi Muzaffer Tüzün de MHP ‘ye geçti.


Ortaköy Belediye Başkanı Ali Girgin’in MHP ‘ye girdiği törene MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, İl Başkanı Ercan Daşdan ve partililer katıldı. Törende Ali Girgin ve Muzaffer Tüzün’ün rozetleri MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu tarafından takıldı.


MHP çatısı altına daha güzel işler yapacağına inandığını kaydeden Ortaköy Belediye Başkanı Ali Girgin, “Çalışmak için yakından tanıdığım bu çatı altına olmaktan dolayı mutluyum” dedi.



AK Parti'den istifa etti!

Gördüğünüz gibi herkes mutlu

Cumhurbaşkanı Gül, Türk-İngiliz 3. Tatlıdil Forumu’na katılmak üzere İskoçya’nın başkenti Edinburg’a hareketinden önce Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bir basın toplantısı düzenledi.


Gül, “Dünkü meclisteki manzarayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya, “Gördüğünüz gibi herkes mutlu oldu. Herkes bu tip normalleşmeye katkı verdi. Bütün siyasi partilere teşekkür ediyorum bu anlamda” dedi.


“HEPSİNE TEŞEKKÜR ETTİM VERDİKLERİ DESTEKTEN DOLAYI”


“CHP Milletvekili Şafak Pavey’in de bir isyanı vardı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz acaba?” şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı Gül, “Söyledim işte hepsine teşekkür ettim verdikleri destekten dolayı” diye cevap verdi.



Gördüğünüz gibi herkes mutlu

Tarihi cami hayata döndü

Ankara Altındağ’da tarihi değerleri bir bir hayata dönüyor. Restorasyonu tamamlanan Arslanhane Camii, dualar eşliğinde yeniden ibadete açıldı.


Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin katıldığı açılış törenine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz ve AK Parti Milletvekilleri ile Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem katıldı.Bülent Arınç yaptığı konuşmada Arslanhane Camii’nin Ahilik geleneğinde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, camiye sahip çıkan herkese teşekkür etti.


Restorasyon sürecini yakından takip ettiğini söyleyen Arınç, restorasyonla yenilenen caminin Ankara’ya hayırlı olmasını temenni etti.Cuma namazını Arslanhane Camii’nde kılan protokol üyeleri ve vatandaşlar, ardından geleneksel Osmanlı şerbeti içti.


ARSLANHANE CAMİİ SELÇUKLU MİMARİSİ İLE DİKKAT ÇEKİYOR


Arslanhane Camii, Ankara’da Selçuklu Mimarisini yansıtan en önemli cami olarak dikkat çekiyor. Altındağ sınırları içinde bulunan ve 13. yüzyılda yapılan cami ahşap yapısıyla büyük beğeni topluyor. Söz konusu cami üzerinde yapılan ilk restorasyon çalışması Ahi Şerafettin tarafından gerçekleştirildi. Caminin en dikkat çekici özelliklerinden biri de inşa sırasında yapıda kullanılan taşlar. Arslanhane Camii’nin yapımında kullanılan taşların bir kısmı Roma ve Bizans Medeniyetlerine ait. Arslanhane Camii ise adını bu taşlarda bulunan aslan motiflerinden alıyor.



Tarihi cami hayata döndü

O bir Edirne sevdalısıydı!

Tarihçi ve yazar 84 yaşındaki Oral Onur, Edirne Valiliği’nin davetlisi olarak katıldığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonun ardından kaldığı Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü misafirhanesinde ölü olarak bulundu.


Kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği tahmin edilen 2010 yılı TBMM Onur ve Üstün Hizmet ödüllü Onur’un cesedi yapılan incelemenin ardından hastane morguna kaldırıldı.


Edirne tarihini konulan çok sayıda kitabı yayınlanan tarihçi ve yazar 84 yaşındaki Oral Onur, geçen Pazartesi günü Edirne Valiliği’nin davetlisi olarak son 3 yıldır yaşadığı İstanbul’dan, Edirne’ye geldi. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının ardından tarihi Ekmekçizade Ahmetpaşa Kervansaray’ında düzenlenen resepsiyonuna katılan Onur, gecenin ardından Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü misafirhanesine gitti. Bugün saat 12.30 sıralarında misafirhanedeki odaları temizlemek için üçüncü kata çıkan temizlik görevlisi Oral Onur’un kaldığı 220 numaralı odadan koku geldiğini duydu. Yedek anahtarla açılan odada Oral Onur’un yatağında hareketsiz yattığını gören misafirhane görevlileri polis ve ambulansa haber verdi. Yapılan incelemede evli ve 2 çocuk babası Oral Onur’un yaşamını yitirdiğini belirlendi.


3 GÜN SONRA BULUNDU


Tarihçi ve yazar Oral Onur’un ölü bulunduğunu duyan Edirne Belediyesi Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, misafirhaneye gelerek görevlilerden bilgi aldı. Oral Onur’un, Edirne’yi konu alan çok sayıda eseri olduğunu ve çok üzüldüğünü belirten Tanrıkulu, “Edirne ve tarihi için çok önemli bir yazarı, insanı kaybettik. Çok üzgünüm, Cumhuriyet Bayramı respsiyonunun ardından kalmak için buraya gelmiş ancak 3 gün sonra odasından gelen koku üzerinden ölü bulundu. Yakınlarına ve Edirnelilere başsağlığı diliyorumö dedi.


OĞLU TELEFONDA ÖĞRENDİ


Ardından telefonla Altay Onur’a ulaşan Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu, Oral Onur’un öldüğünü oğluna telefonda söyleyerek haber verdi. Oral Onur’un cesedi Cumhuriyet Savcısı Fahri Mutlu Tosun’un yaptığı incelemenin ardından Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi morguna kaldırıldı.


ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ ALMIŞTI


10 Mayıs 1929’da Edirne’de doğan Oral Onur, Edirne Lisesi’ni bitirdikten sonra ticari hayata atılmıştır. 1990 yılına kadar pansiyon, mocamp-camping ve lokanta işletmeciliğinde bulunan Onur, Edirne tarihi, sanatı ve kültürü ile ilgili olarak 1970’li yıllardan bugüne kadar, araştırma-inceleme ve derleme kitap yayımlamıştır. 3 yıl önce İstanbul’a taşınan Onur, Edirne’ye yaptığı hizmetlerinden dolayı 2010 Yılı TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görülmüştü.



O bir Edirne sevdalısıydı!

Ayıya kafa göz daldı!

Rusya’nın Kuzey Kafkasya’daki Yakutistan bölgesinde ayı saldırısına uğrayan ihtiyar çiftçi, inanılmaz şekilde hayatta kalmayı başardı.


Kabardino-Balkarya’da yaşanan olayda, eskiden çobanlık yapmış olan 80 yaşındaki Yusuf Alçagirov, yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, tekme sallayıp kafa atarak ayıyla mücadele ettiğini söyledi. Ayının dikenlik bir alanda kendisine doğru gelmeye başladığını söyleyen Alçagirov, elindeki bıçağı ayıya saplamaya çalıştığını ancak hayvanın bir darbesiyle bıçağın uzağa fırladığını belirtti. Boğuşma sırasında hayvana kafa atmasının ayıyı kızdırdığını söyleyen Alçagirov, iyice çileden hayvanın kendisini uçurumdan aşağı fırlattığını ifade etti.Ayının daha sonra olay yerinden uzaklaştığını söyleyen Alçagirov, kendi imkanlarıyla eve ulaşmayı başardığını kaydetti.


“TAVUK GİBİ KAÇSAYDIM…”


Pençe darbeleri nedeniyle vücudunda derin yarıklar oluşan Alçagirov’un ayrıca dört kaburgasının kırıldığı, vücudunun bazı yerlerinde çürükler oluştuğu belirtildi. Olayın ardından hemen hastaneye kaldırılan Alçagirov’un tedavisinin ardından taburcu edildiği ve sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.


Eve döndükten sonra medyanın ilgi odağı olan Alçagirov, “Ayıdan kurtulmam zor olmadı. Tavuk gibi korkup kaçsaydım beni öldürürdü” diye konuştu. Bu arada köylüler, ayının Alçagirov’a öldürmek amacıyla saldırmadığına inandıklarını belirterek, aksi takdirde yaşlı adamın hayatta kalmasının çok zor olacağını söylediler.



Ayıya kafa göz daldı!

19 ayda Erzurum'a geldi

Almanya’nın Münih kentinden 19 ay önce yürüyerek yola çıkan 32 yayındaki Stephan Meurisch, 5 bin 800 kilometre katederek Erzurum’a geldi.


Avusturya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan’dan geçip Türkiye’ye giriş yaptığını ve Erzurum’a geldiğini belirten elektirik teknisyeni olan Stephan Meurisch, buradan sonra Gürcistan, Ermenistan, İran, Pakistan, Hindistan, Nepal üzerinden Çin’e gideceğini söyledi. Dünyayı yürüyerek gezmenin kendisi için bir hayal olduğunu anlatan Meurisch, bu rüyayı gerçekleştirmek için yola çıktığını ifade etti. Yürüyüş boyunca 4 çift ayakkabısının yırtıldığını 5′incisini Erzurum’da alacağını kaydeden Meurisch, ayaklarında bir numara büyüme olduğunu söyledi. Otoban yerine köy ve yaylalardan yürüdüğünü, yolunu navigasyonla bulduğunu ve otostop yapmadığını belirten Stephan Meurisch, gittiği yerlerde çalıştığını ve kazandığı paralarla yürümeye devam ettiğini aktardı.


GÜNDE 20 KİLOMETRE YÜRÜYOR


11 aydır Türkiye’de bulunduğunu ve Türkçe’yi az da olsa öğrendiğini anlatan Stephan Meurisch, yolculuğu hakkındaki düşüncelerini, çektiği fotoğrafları ve günlük olayları ‘longtrailtotibet.blogspot.com’ sitesinde paylaştığını belirtti. Babasının hayatta olmadığını, annesinin ise kendisi için çok endişelendiğini ifade eden Meurisch sözlerini şöyle sürdürdü:


“Hergün 20 kilometre yürüyorum. Münih’ten yola çıkarken az miktar param vardı. Gittiğim yerlerde boya yaptım, zeytin topladım, inşaatlerde çalıştım. Köylerde bağ ve bahçe işleri yaptım. Türkiye’de İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, İznik, Manisa, Balıkesir, İzmir, Muğla, Antalya, Konya, Sivas, Nevşehir, Erzincan’a gittim. Erzincan’dan Erzurum’a 13 günde geldim. Buradan Trabzon’a gideceğim. Yolculuk boyunca hiç sorun yaşamadım. Sadece soğuk algınlığından dolayı hastalandım. Türkiye’de köyleri çok beğendim. Gittiğim her yerde bana iyi davrandılar.”


“ÇİN’E GİTMEM 4-5 YIL SÜRER”


Türkiye’de çok arkadaşının olduğunu da söyleyen Meurisch, “Bana çok iyi davrandılar. Yatacak yer ve yemek verdiler. Çantam 28 kilogram. İlk başlarda çok ağır geliyordu ancak şimdi alıştım. Evli değilim ama Almanya’da bir kız arkadaşım var. Münih’te büyük bir mağazada çalışıyordum ama istifa ettim. Sanırım Çin’e gitmem 4-5 yıl sürer” dedi



19 ayda Erzurum'a geldi

Mezarda ölüm provası!

Evinin önüne mezarını yaptıran yaşlı adam, yaptırdığı mezarının üstüne yatarak ölümün provasını yapıyor. Antalya’nın Manavgat ilçesinde 78 yaşındaki Hasan Aydın, ölmeden evinin önüne mezarını yaptırdı. Aydın, yaptırdığı mezarının günlük temizlik bakımı yaparak ‘Bir ayağım bu dünyada, bir ayağım öbürkü aleme yakın’ diyerek üstünde bazı zamanlar uyuduğunu belirtiyor.


EŞİNİN VEFATINDAN SONRA ÖLÜME HAZIRLANDI


55 yıldır Manavgat’ta inşaat ustalığını yaptığını anlatan Aydın, eşi vefat ettikten sonra ölüme hazırlık olmak lazım diyerek kendi mezarını kendisinin yaptırdığını söyledi. Evinin önünde hazır bulundurduğu mezarının günlük bakımını yaptığını aktaran Aydın, ölümünün korkulacak bir yerin olmadığını kaydetti.


“KALP KIRMAYA DEĞMEZ”


Dünyanın fani olduğuna dikkat çeken Aydın, hayatın kısa olduğunu ve dünya malı kazanmada gönül yıkmaya değmeyeceğini söyledi. Mezarını ölüme hazırlıklı olmak için yaptırdığını anlatan Aydın, “Dünya hayatı çok kısa. İnsan kalbi kırmaya değmez. Bu dünya Sultan Süleyman bile kalmamış. Değil ki bize kalsın. Dünya hayatı çok kısa gönül kırmaya değmez. Onun için dünya malı kazanmada kalp kırmayalım. Hepimizin gideceği yer burası.”ifadesini kullandı.


ÇEVRESİNDEKİ HERKES ŞAŞKIN


Manavgat PTT’de postacı olarak çalışan Mehmet Ali Özçelik, Hasan Aydın’a ilk posta getirdiğinde evinin önünde mezarı olduğunu görünce şaşkınlık geçirdiğini söyledi. Türkiye’nin değişik illerinde memur olarak çalıştığını ilk defa Manavgat’ta bir kişinin ölmeden mezarını yaptırdığına şahit olduğunu anlatan Özçelik, “İlk postayı getirdiğimde Hasan Aydın sağ olup karşımda görünce şaşırdım. Bir Hasan Amcaya baktım bir de evinin önündeki mezarına baktım. Şaşırdım kaldım.”diye konuştu.


Pazarcılık yapan Akif Arslan, ev önünde ölmeden kendi mezarını yaptırma işini ilginç bulduğunu söyledi. Arslan,ölüme hazırlık için iyi bir düşünce olduğunu ifade etti.



Mezarda ölüm provası!

Bu köyde define aranıyor

Ermenilerden kalan bir evin altında define olduğu söylentisi üzerine, Anıtlar Kurulu’ndan izin alınarak kazı başlatıldı.


Bursa’nın Orhangazi ilçesinde Ermenilerden kalma bir evin altında define olduğu yönündeki söylenti üzerine yasal kazı çalışması başlatıldı. Yaklaşık bir yıl süren yazışmalardan sonra Anıtlar Kurulu, Mal Müdürlüğü ve jandarmanın yer aldığı komisyonun gözetiminde başlatılan kazıların ilk gününde herhangi bir bulguya rastlanmadı.


Keramet Köyü’nde Saliha Şentürk’e ait atıl vaziyetti evde define araması başlatıldı. Keramet Köyü’ndeki yasal kazı için Anıtlar Kurulu bir komisyon oluşturdu. Mal Müdürlüğü Milli Emlak Şefliği’nden bir yetkili ve jandarmanın da yer aldığı komisyonun başkanlığını Anıtlar Kurulu’ndan Arkeolog Turhan Kayabey yapıyor.Ev sahibinin damadı Efkan Arı, köyde yıllardır süregelen söylenti olduğunu söyledi.


Arı, “Mübadele döneminde birkaç Ermeni aile Keramet Köyü’ne yerleşmiş. Kurtuluş savaşından sonra bu ailelerden biri hariç tamamı köyü terk etmişler. Köyde kalan aile, kaçan Ermenilerin altın ve eşyalarını geri dönüp almak üzere bizim evin altına sakladığını anlatırmış. Bu söylenti yıllarca konuşuldu. Muhtarlık uzun zamandır kullanılmayan evin yıkılacağından tedirgin olup ‘yıkın’ deyince biz de izin alıp kazı yaptırmak istedik. Evin altında kazı yaptırmaya karar verdikten sonra Anıtlar Kurulu ile görüşmeler yaptık. Bilgi edindikten sonraki yazışmalar neredeyse bir yıl sürdü” diye konuştu.


Keramet Köyü Muhtarı Ergün Yenilmez ise, yıkılan evin atıl olduğunu ve uzunca bir zamandır kullanılmadığını söyledi. Ermenilerin Kurtuluş Savaşı’ndan önce Keramet Köyü’nde yaşadığını ifade eden Yenilmez, “Savaştan sonra köyü terk etmişler. Eskiler Ermenlilerin giderken o evde altın ve eşyalarını sakladığını anlatırlardı” dedi.


ESKİ ESER VE ALTIN ARANIYOR


Kazı Komisyonu Başkanı Turhan Kayabey, Keramet Köyü’ndeki kazıda eski eser ve altın arandığını vurgulayarak, “Yasal süresi 1 ay olan ve en fazla 100 metrekare alanda yapılabilecek olan kazılarda altın bulunursa yarısı devlete, kalan yarısı da yer sahibine verilecek. Kazılar sırasında eski esere rastlanması halinde yer sahibi devre dışı kalacak ve kazı Anıtlar Kurulu tarafından sürdürülüp, eski eserlere devlet hazinesine alınacak” açıklamasını yaptı


İLK GÜN BOŞ GEÇTİ


Keramet Köyü’ndeki altın ve eski eser kazısı dün sabah itibari ile başladı. Köy halkı kazıları merakla izlerken, Jandarma Komutanlığı ekipleri de bölgede güvenlik tedbiri aldı. Saat 17:00’ye kadar devam eden kazıda herhangi bir bulguya rastlanılmadı. Yer sahibi talep ederse kazılar bir aya kadar devam edecek.



Bu köyde define aranıyor

Tabelalar bile kararsız kaldı

Edirne’de kente girişine Karayolları tarafından konulan tebalalarda hem rakım hem nüfus farklı yazılıyor.


Kente girişte 5 ayrı noktaya konulan tabelaların 4′ünde kentin rakımı 41, nüfusu ise 148 bin 500 olarak yazıyor. Ancak bir tabelada rakım 48, nüfus ise 145 bin kişi olarak görünüyor.


FARKLI GÜZERGAHLAR FARKLI TABELA


Avrupa sınırındaki Edirne’de, il sınırına 5 ayrı güzergahtan giriş yapılıyor. 4 ayrı noktaya Karayolları tarafından yerleştirilen tabelalarda rakım 41, nüfus ise 148 bin 500 olarak yer alıyor. Kırklareli’nden Edirne’ye geliş yönüne asılan tabelada ise rakım 48, nüfus ise 145 bin lira olarak görünüyor.


Bu güzergahları kullanan yolcular, tabelalarda yazan farklı rakamları görünce şaşkınlık yaşıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 31 Aralık 2012 tarihinde Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları’nda ise Edirne’nin merkez nüfusunun 148 bin 474 olduğu bilgisi yer alıyor.



Tabelalar bile kararsız kaldı

Meteoroloji'den sıcak haber!

Hava sıcaklığı yurt genelinde mevsim normalleri üzerinde seyretmeye devam edecek.


Meteoroloji Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Kurban Bayramı’ndan bu yana genellikle yüksek basınç merkezinin etkisi altında bulunan Türkiye’nin, büyük bölümünde yağış kaydedilmedi.


Marmara’nın doğusuyla iç bölgelerde gece ve sabah saatlerinde sis ve pus hadisesi görülüp, hava açık ve güneşli geçerken, hava sıcaklığı geceleri mevsim normalleri civarında, gündüzleri ise mevsim normallerinin üzerinde seyretti.


Son meteorolojik tahminlere göre, yağışsız günlerin yaşandığı ve hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bu süreç, hafta sonu ve gelecek hafta da yurt genelinde etkili olmaya devam edecek.


Hafta sonunda Marmara Bölgesi, önümüzdeki hafta başında ise Marmara Bölgesi ile Ege ve Batı Akdeniz parçalı ve çok bulutlu olacak. Marmara’nın batısıyla Kıyı Ege’de kısa süreli sağanak yağış geçişleri görülecek. Diğer bölgeler az bulutlu ve açık geçecek.


Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Gündüz sıcaklıkları mevsim normalleri üzerinde seyretmeye devam edecek.


Marmara’nın doğusuyla iç bölgelerde gece ve sabah saatlerinde yer yer sis ve pus hadisesi yaşanacak.


Aylık tahmin çalışmalarına göre, normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları gelecek hafta sonundan itibaren azalacak ve yağışsız dönem sona erecek. Yağışlar kasım ayı ortalamaları civarında gerçekleşecek.



Meteoroloji'den sıcak haber!

Tehlikeyle burun buruna!

Trabzon-Gümüşhane karayolunda seyir halinde olan bir dozerin üst geçide çarpması sonucu çöken üst geçit, 1 buçuk ay geçmesine rağmen hala yapılamadı.


Trabzon’un Maçka ilçesi Mataracılar mevkiinde bulunan üst geçit seyir halinde olan bir dozerin çarpması sonucu yaklaşık 1 buçuk ay önce çökmüştü. Trafiğin yoğun bir şekilde yaşandığı karayolu için başka üstgeçit bulunmaması nedeniyle vatandaşlar karşıdan karşıya geçmek için zorlandıklarını ifade ederek üstgeçitlerinin biran önce yapılmasını istiyor.


Karayolu ekipleri tarafından yapılması beklenilen üst geçit, kazalara davetiye çıkarıyor



Tehlikeyle burun buruna!

Sürünün arasındaki sürpriz

Marmara Denizi’nde dün 1 ton ağırlığında ve 5 metre uzunluğunda iki köpek balığı yakalandı. Birisi 1 ton diğeri de 700 kilo ağırlığında olan devasa köpek balıkları, kamyonetten paletlere 12 kişinin yardımıyla zor indirildi. İstanbul’da köpek balığı avcısı olarak adından söz ettiren Balıkçı Kenan tarafından yakalanan köpek balıkları, Beylikdüzü Balıkçı Kenan Tesisi’nde sergilendi.


Balıkçı Kenan Tesisleri’nin sahibi Kenan Balcı, yakaladığı köpek balıkları hakkında bilgiler vererek, “Köpek balığımız hamsi sürülerinin içerisinde yakalandı. Kanser olmayan tek canlı köpek balığı. Köpek balığının eti de kanser hastalarına iyi geliyormuş. İlaç oluyormuş. Bu yüzden 2 gün burada sergiledikten sonra kanser hastalarımıza hediye edeceğiz. Etini hastalarımızı, kafasını, omurgasını, Türkiye Deniz Canlıları Balıkçı Kenan Müzesi’nde ölümsüzleştireceğiz” dedi.



Sürünün arasındaki sürpriz

Alt yapı hazırlıkları sürüyor

Türkiye’nin eğitim dili Kürtçe olan ilk üniversitesini kurmak için yola çıkan Mezopotamya Vakfı, Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) başvurmaya hazırlanıyor


Kürt diline katkıda bulunacak ve anadilde eğitim verilecek bir üniversite kurulması için yola çıkan ve kurucuları arasında ünlü Kürt sanatçı Şivan Perver’in yanısıra insan hakları savunucuları, iş adamları ve akademisyenlerin de bulunduğu, merkezi Diyarbakır’da yer alan vakıf, YÖK’e başvuru için altyapı hazırlıklarını sürdürüyor. Bu kapsamda akademisyenlerden oluşan profesyonel bir ekiple düzenlenecek çalıştaylarla stratejik plan ve fizibilite raporu hazırlanacak.


YÖK’e başvuru hazırlığı ile ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Mezopotamya Vakfı Genel Sekreteri Mahmut Tuğrul, vakıf olarak Türkiye’nin ilk Kürtçe eğitim verecek üniversitesini Diyarbakır’da kurmak için çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü söyledi. YÖK’e başvururken stratejik bir plan ve fizibilite rapruna ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Tuğrul, bu kapsamda bir dizi çalıştay serisi planladıklarını belirtti.


‘KÜRTÇE EĞİTİM ORDUSUNU YETİŞTİRECEĞİZ’


Tuğrul, 3 Kasım’da bu çalıştaylara profesyonel bir ekiple başlayacaklarını kaydederek, “Profesyonel ekipte Türkiye’deki farklı kesimlerden akademisyenler yer alacak. Daha önce Türkiye’de aralarında rektörlük yapanların da yer aldığı 15’i aşkın profesör, 10’ün üzerinde doçent ve iş dünyası temsilcilerinin katılacağı grupla taslak üzerinde çalışacağız. Buradan çıkan karar doğrultusunda 17 Kasım’da sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla bu taslak üzerinde çalışacağız. 24 Kasım’da ise uzman 20 kişilik bir ekiple taslağa son halini vereceğiz. YÖK’e başvuru hazırlıkları kapsamında ’mali’, ’dış ilişkiler’ ile ’eğitim ve araştırma’ başlıklarında 3 komisyon oluşturduk. Bu süreçte kurulacak üniversite için hem gerekli mali altyapıyı hem de öğretim üyesi kadrosunu oluşturmaya çalışıyoruz.”


“2014’te YÖK’e başvurmayı, başvurunun onaylanması halinde de 2015-2016 eğitim öğretim yılında bir fakülte ile de olsa eğitim öğretime başlamayı planlıyoruz” diyen Tuğrul, kurmayı planladıkları ilk fakültenin Kürt dili ve eğitimine yönelik olacağını belirterek, “Kürtçe eğitimin ilk ve ortaöğretimde uygulanması halinde yetişmiş öğretmen kadrosuna ihtiyaç olacaktır. Bu nedenle Kürtçe eğitim ordusunu yetiştirmek önceliğimiz olacak” diye konuştu



Alt yapı hazırlıkları sürüyor

Üniversiteliye düğün jesti!

Üniversite öğrencilerine evlilik müjdesi.Üniversite öğrencilerine evlilik ile ilgili düzenleme geliyor.Üniversite öğrencilerinin kredi borcu siliniyor.


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, yeni evlenecek çiftlere verilecek 10 bin TL’lik krediyle ilgili hazırlanan düzenlemenin ayrıntılarını anlattı.


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, yeni evlenecek çiftlere verilmesi öngörülen devlet kredisi konusunda sosyal paylaşım sitesi Twitter aracılığıyla açıklamalarda bulundu. Fatma Şahin, konunun henüz tasarı halinde olduğunu ve netleşmediğini söyledi.


Krediden yaralanacak çiftlerin yaşlarının 18-24 arasında olması gerektiğini vurgulayan Şahin, “Üniversite mezunları için üst yaş sınırı 26 olarak uygulanacak” dedi .


Verilecek kredinin 4 yılda geri ödeneceğini dile getiren Şahin, şöyle konuştu: “Kredi tutarı en fazla 10 bin TL olacak, kredi vadesi 1 yıl geri ödemesiz toplamda 4 yıl olarak uygulanacak.” Çocuk sahibi olunması durumunda taksitlerin öteleneceğini de belirten Şahin, “Geri ödeme sürecinde çocuk sahibi olunması durumunda kredi geri ödeme taksitleri 1 yıl süreyle ötelenecek” ifadelerini kullandı.


Fatma Şahin, çiftlerden birisinin yetim olması ve devlet yurtlarında kalmış olması durumunda ise kredinin 2 yıl ödemesiz olmak üzere toplam 5 yılda geri ödeneceğini dile getirdi.


Üniversite öğrencilerine verilen öğrenim kredisi ve yurt ücretleri üniversitede okurken evlenen öğrencilerden alınmayacak. Evlenen ve kredi borcu bulunan öğrencilerin de geçmişe dönük borçları silinecek.


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yeni evlenen gençlere 10 bin liraya kadar kredi verme kararının ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı da evli üniversite öğrencileri için harekete geçti.


Habertürk gazetesinin haberine göre; Bakanlık, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun öğrencilere verdiği aylık 280 TL öğrenim kredisi ve yurt ücretlerini, üniversite okurken evlenen öğrencilerden almayacak. Evlenen ve kredi borcu bulunan öğrencilerin de geçmişe dönük borçları silinecek. Öğrenciler böylece kişi başına 13 bin TL borçtan kurtulmuş olacak.


Uygulamadan yararlanmak isteyen öğrencilerin evlilik cüzdan ile bakanlığa başvurması yeterli olacak. Bakanlığın belirlemelerine göre, yeni uygulamadan yaklaşık 3 bin üniversite öğrencisi yararlanacak.


Evliliği teşvik amacı taşıyan uygulama, üniversite öğrenimi devam ederken evlenen çiftlere önemli bir destek sağlayacak.


Öğrencilerin, üniversite yaşamları boyunca aldıkları öğrenim ve katkı kredisi bursa çevrilecek, ayrıca geçmişe dönük kredi borçları sıfırlanacak. Öğrenim hayatı bitene kadar evli öğrencilere burs verilecek. Evli öğrenciler, yurtlarda kalmaya devam etmek istemeleri durumunda eski sistemde olduğu gibi kız ve erkek ayrı olmak şartıyla devlet yurtlarından yararlanabilecek. Evli üniversite öğrencisine yurt da ücretsiz olacak.



Üniversiteliye düğün jesti!

Bu parayı sakın ödemeyin!

Türk Kızılayı Samsun Şubesi Başkanı Mustafa Keskin, özel veya kamuya ait hiçbir hastanenin “kan parası” adı altında para alamayacağını söyledi


Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sivil toplum kuruluşlarının bir ülkenin vazgeçilmezi olduğunu söyledi. Sivil toplum kuruluşları arasında en köklülerinden birinin de 145 yıllık tarihiyle Türk Kızılayı olduğunu anlatan Keskin, Türk Kızılayı’nın dünyada Türk milletinin merhamet eli ve can dostu olduğunu dile getirdi. Türk Kızılayı’nın aynı zamanda insanların yaşam kaynağı kanı temin etmede “can dostu” olarak bilindiğini vurgulayan Keskin, “Türk Kızılayı Orta Karadeniz Bölge Kan Merkezi olarak bölgemizdeki kan ihtiyacının yüzde 80’ini karşılıyoruz. Tokat, Ordu, Amasya, Sinop, Samsun ve ilçelerindeki bütün hastanelerin kan ihtiyacının yüzde 80’ini karşılıyoruz. Bu yıl 77 bin ünite kan toplamayı hedefliyoruz” diye konuştu.


“Hastanenin ’kan için şu parayı ödeyeceksiniz’ lafına aldanmayın” Türk Kızılayı’nın ülke genelinde bütün hastanelerle anlaşmasının olduğunu belirten Keskin, şunları kaydetti: “Hastanelerle bilişim sistemiyle bağlantımız var. İnternet üzerinden ihtiyaçlarını bildirdiklerinde biz bu hastaneye hemen kanı götürüp teslim ediyoruz. Bütün hastaneler kan ihtiyaçlarını bize haftalık bildiriyorlar. Biz de götürüp teslim ediyoruz. Önceden bildirdikleri için hastanelerde boşluk oluşturmuyoruz, hasta beklemiyor. Burada şu çok önemli, hiçbir özel veya kamuya ait hastane kişiden kan parası adı altında para alamaz. Bazı hastaneler hastalarından kan için ücret alıyorlarmış.


Böyle bir şey yok. Asla ve asla hiç kimse hiçbir yere kanla ilgili 1 kuruş bile ödemesin.” Hastenelerin, Türk Kızılayı’nda kan varken hastalardan kan bulmalarını istemeyeceğini aktaran Keskin, “Hastalarımız, hasta yakınlarımız sakın hiçbir hastanenin ’kan için şu parayı ödeyeceksiniz’ lafına aldanmasın. Böyle bir şey yok. Kan için ücret ödenmiyor. Vatandaşlarımız bu şekilde kandırılabilir, mağdur edilebilir. Vatandaşlarımız eğer öyle bir durumla karşılaşıyorlarsa Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulunsunlar” ifadelerini kullandı.



Bu parayı sakın ödemeyin!

O kadın hayatını kaybetti

Kütahya’da yüzünde kaşıntıyla ortaya çıkan ve ağırlığı kısa sürede 4,5 kiloya ulaşan urla yaşam savaşı veren kadın, hayatını kaybetti.


56 yaşındaki Hatice Taşcıoğlu’nun 6 ay önce yüzünde çıkan ur, korkutucu boyutlara ulaşmış ve büyümesi bir türlü önlenememişti. 7 yaşındayken görme yeteneğini kaybeden ve 15 yıldır da böbrek rahatsızlığı sebebiyle haftada 3 gün diyaliz tedavisi gören Hatice Taşcıoğlu, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.


Kızının vefatından dolayı çok üzgün olduğunu dile getiren Baba Osman Taşcıoğlu, “Devletimizin sağlık görevlileri ellerinden gelen tüm imkanları kullandı. Ancak kızımın yüzündeki ur tedavi edilemedi. Sağlık görevlilerine sonsuz teşekkür ederim. İnşallah Hatice’nin mekanı cennettir” diye konuştu.Hatice Taşcıoğlu’nun ölüm raporuna, ’Monamon’ (cilt kanseri) rahatsızlığından dolayı hayatını kaybettiği belirtildi.


Taşcıoğlu, merkeze bağlı Kumarı köyünde gözyaşları arasında toprağa verildi.



O kadın hayatını kaybetti

Futbolcu Kartları


Futbolcu Kartları

Gezegenden Çıkış


Gezegenden Çıkış

Son


Son

Renkli Taşlar


Renkli Taşlar

Uykucu Fil 3


Uykucu Fil 3

Dünyanın En Zor Oyunu


Dünyanın En Zor Oyunu

Dünyanın En Zor Oyunu 2


Dünyanın En Zor Oyunu 2

Zombilerden Kaçış


Zombilerden Kaçış

Sığınak Baskını


Sığınak Baskını

Pazar günü aday olacak mı?

1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, sarı lacivertli kulüpte yarın başlayacak olan seçim maratonu hakkında bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Ali Koç, Pazar günü yapılacak seçimde aday olmayacağını söyledi…


İşte basın toplantısından Ali Koç’ın konuşmasının satırbaşları;


“PAZAR GÜNÜ ADAY OLMAYACAĞIM”


Son bir haftadır şahsımla ilgili haberler yapılıyor. Bir otelde yöneticinin oğluyla yemek yediğimden bahsedildi. Ne bir yemek var ne de bir yöneticinin oğluyla bir görüşme yapılmıştır. Bizim kültürümüzde katkı sağlamak için resmi bir görevde olmaları gerekmemektedir. Pazar günkü seçimlerde aday olmayı düşünmediğimi paylaşmak istiyorum. Şu aşamada böyle düşünmemin nedeni aile şirketimiz ile ilgili aldığım sorumluluklar ve kararlardır.


“1907 DERNEĞİ HİÇBİR ŞEÇİMDE TARAF OLMAMIŞTIR”


Bir kongre üyesi ve 1907 Fenerbahçe Derneği Başkanı olarak kongrenin başarıyla geçmesini camiamız adına başarıyla geçmesini temenni ediyorum. F.Bahçe’deki yöneticiliğimin ikinci döneminde 3 Temmuz gibi bir zorlu sürecini yaşadım. Bu süreçte F.bahçe camiasının nasıl bir camia olduğunu ve farklılığını gördüm ve gurur duydum. Ve böyle bir dönemde Fenerbahçe ekonomisini de büyütmeye devam etti. Bunun için taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte alakam olmayan kurum ve kişilerle adım geçti. Ne bununla ilgili ne de 3 Temmuz süreci ile ilgili bir açıklamada bulunmadım. Bu süreçle ilgili artık bazı bilgilerin paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. 1907 derneği ile ilgili spekülasyonlar yapılıyor. Ve seçim süreciyle ilgili görüşlerimizi açıklayacağız. Ardından 3 Temmuz süreciyle doğru bildiklerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Genel Kurul ile ilgili şahsım ile ilgili yapılan iddialara açıklık getirmek istiyorum. Derneğimiz kurulduğu günden bu yana tek amacımız her alanda Fenerbahçe’ye destek olmak… Fenerbahçe 1907 Derneği daha önce hiçbir seçimde taraf olmamıştır. Adaylar arasında bir tarafının yanında olmak, Fenerbahçe Kulübü’nün bir düşünce kuruluşu olan ideolojimiz ile çelişir.


* 1991 yılında 11 milyon dolar bütçe oluşturarak basketbol şubesini üstlenmiştik.

* 1998 yılında Fenerium’u kurarak bedelsiz Fenerbahçe’ye teslim ettik.

* Fenerbahçe logosunun tescili projesinde yer aldık.

3 Temmuz sürecinde 3 milyon lira bütçe oluşturduk.


“DERNEĞİN BİR ADAYA DESTEK OLACAĞI İDDİASI ASILSIZDIR”


20 yılda gerçekleştirdiklerimizi hatırlatırken vizyonumuzun altını çizmek istedik. 1907 Derneği Fenerbahçe aşığı kişilerin yer aldığı bir kurumdur. Derneğin üyelerine seçimlerde bir adaya destek olacak şekilde oy kullandırılacağı iddiaları asılsızdır.


“AYDINLAR İLE HİÇBİR SIKINTIM YOK”


M. Ali Aydınlar ile ilgili kişisel bir sıkıntım ve husumetim yoktur. Fenerbahçe’nin faydasına çalıştığı bir kesindir. Bakü’de Fenerbahçe Voleybol takımı ile ilgili kendisine teşekkür eden kişiydik. TFF başkanlığı ağzınızla kuş tutsanız yaranamayacağınız bir görevdir. Çok büyük güçlükle yönetilmesi gereken ama hassasiyetle davranılması gereken bir süreçti 3 Temmuz… Spor hukukuyla idare edilseydi sürecin bu kadar karmaşıklığı sürüklenmeyeceği ortadır.


“3 TEMMUZ’DA GİZLİLİK İHLALLERİNE MÜSAADE EDİLDİ”


3 Temmuz süreci ile doğru bilgilenmeniz gerek noktalar vardır. Artık sessiz kalınmayacak noktaya varan gerçekleri medyada çıktığı gibi değil meydana geldiği gibi öğrenmek herkesin haklarıdır. Hafızalarını tazelemek adına özet yapmak istiyorum. 3 Temmuz sabahı dünya spor tarihinde görülmemiş bir operasyonla güne başladık. Gizlilik olmasına rağmen süreçteki tüm detayları ifadeleri an be an öğrendik. Gizlilik ihlallerine müsaade edildi. Basın yasağı bile çok uzun bir süre getirilmedi. Basın yasağı için başvurmasına rağmen bunu başaramadık.


“EĞER BEN BAŞKAN OLSAYDIM”


Son yıllarda basın yasağının ne kadar ivedilikle getirildiğini araştırın ve görün. Basın yasağının 3 Temmuz sürecine getirilmemesi benim konuya farklı gözle bakmama neden olmuştu. Spor hukuku dikkate alınsaydı, Türk sporu uluslararası kamuoyunda bu kadar zedelenmezdi. Eğer ben başkan olsaydım, gizlilik ihlalinin önemi anlatır bunun önüne geçilmesi için gerekeni yapardım. Gerekiyorsa devletin en tepesine gider, bakın basın yasağı ilan edilen davalara der ve bunun için uğraşırdım. Bunu başarır ya da başaramazdım ama denerdim. Hiç bir savunma hakkı verilmeden basın yoluyla kişiler kamuoyu önünde suçlu ilan edilmiştir. F.Bahçe kişi ve medya kurumlarının tutumu, konuyu fırsat bilen rakiplerimizi tutumu daha da zor durumlara düşmüştür.


“ORTAYA ATILAN ETİK RAPORU FENERBAHÇE’Yİ BU DURUMA GETİRMİŞTİR”


Kamuoyu baskısında kalan TFF, 1. Etik Kurulu raporu diye bir şey ortaya attı. Hiç bir savunma alınmadan sadece emniyetteki ifadelere dayandırılan bu rapor UEFA’nın temel dayanağı haline gelmiştir. Mehmet Ali Bey, nasıl böyle bir rapora müsaade vermiştir. Emniyetten gelen bilgilerin nasıl geldiğini de bilmiyoruz. Bu rapora belgeler yollandıktan sonra 31 kşi daha gözaltına alındı. Binlerce sayfa daha bilgiler daha oluştu. Ama durumu idare etmek için ortaya atılan etil kurulu raporu F.Bahçe’yi bu duruma getirmiştir. Tüm bunların Türk sporunun iyiliği için her platformda tartışılmasına hazır olduğumun bilinmesini istiyorum.


“AYDINLAR’IN ÜZERİNDE BASKI KURULDU”


Bu süreçte Aydınlar üzerinde müthiş bir baskı kuruldu. Bu ifadeyi bana Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve Aydınlar da UEFA Başkanı Platini’ye ifade etmiştir. Aydınlar’a yapılan baskı Fenerbahçe formasını çıkaramadığı ve bu yüzden ülke futboluna tehlikeye atacağı iddialarıdır. O yüzden tüm ifadelerinde ülke sporunu tehlikeye atamazdım cümlelerine yer veriyor. Araştırma yapılırsa bir kulübün yaptıkları ile bir ülkenin cezalandırılmadığını görürsünüz.


“ÜLKEMİZİ KÜÇÜK DÜŞÜRECEK GELİŞME YAŞANDI”


15 Ağustos’ta yayınlanan raporun ardından ülkemizi küçük düşürecek bir gelişme yaşandı. UEFA’nın bir müfettişi ülkeye gelip savcı ile görüştü. TFF’nin görmezden geldiği bu süreç methiyeler ile anlatıldı. Aksine UEFA sen ne yapıyorsun demeliydi. İnsanın gücüne gidiyor. Türk futbolun temsil eden kişiler dik durması gerekirken tam aksini yaptı. Sonra geçtiğimiz Kasım ayında UEFA’nın o yöneticisi olan Cornu’yu yalancı ifade ettiler. Hangisi doğru? UEFA neden konuya girdiği soruluyor. UEFA’nın konuyla muhatap olduğu kişiler Fenerbahçe’nin şike yapmamış olma ihtimalinin yüzde 1 bile olmadığını söylediler. Bu ifadeler Cornu’nun kendi ifadeleri.. Sen kararı alamayıp UEFA’ya gel bana baskı yap bu kararı aldır dersen… UEFA’ya kızmayalım, UEFA’nın o dönemdeki Türk futbolundaki muhataplarına kızalım…


“TÜRK VE DÜNYA SPORUNDA BİR İLK GERÇEKLEŞTİ”


24 Ağustos’ta Fenerbahçe’nin şampiyonlar ligi’nden men edildiğini saatler sırasında Trabzonspor’un kupaya gönderildiğini öğrendik. Türk ve dünya sporunda bir ilk gerçekleşti. Savunma alınmadan Fenerbahçe cezalandırıldı ve bu süreci yaşadı. Bundan sonraki dönemde UEFA’nın ve TFF’nin gereken süreçleri yapmadığını düşünen yabancı avukatlarımız bize yerel mahkemelere gitmemizi önerdi. Biz uluslararası futbol hukukuna inandık ve CAS’a başvurduk.


“SÜRECİ İYİ YÖNETEMEDİLER”


O dönemin TFF yönetimi ve başkanı sürece iyi niyetle yaklaşmış olabilir, en az hasarla süreç atlatılsın diye çalışmış olabilir. Ancak UEFA’ya dik duramayarak ve UEFA’nın olağandışı isteklerine kayıtsız kalamayarak süreci iyi yönetememiştirler. Aydınlar ve ekibinin bu süreçte en büyük eksikliği Fenerbahçe’nin şike yapmadığına inanmamalarıdır.


“NE OLDU O SEKİZ TAKIMA?”


Biz o yıl şampiyonluğu nasıl kazandığımızı bilirken sayın Aydınlar, sürecin daha ilk günlerinden bu yana bu iddialara itimat etti. Bizim F.Bahçe yönetimi olarak Aydınlar ile ters düştüğümüz konu budur. Durum Vahim! Bu laf çok kullanıldı. 8 takımdan bahsediliyordu. Ne oldu o 8 takım?


“AYDINLAR BİLGİSİZ VE YETERSİZ”


Sayın Aydınlar’ın spor hukuku ve süreçleri konusunda bilgisiz ve yetersiz olması sürece ilişkin yetersiz olmasıydı. UEFA’nın müfettişine muhatabınız biziz demeliydi. Allah’tan savcı dik durabildi de bilgi vermedi. Kararsızdı çok ciddi gel-gitler yaşadı. Örneğin ligin başlayacağı tarihler ile ilgili… Önce milli maçlar yüzünden dedi, sonra sıcaklar yüzünden dedi.. Daha sonra takvim sıkışınca da ‘Ne yapayım şike süreci yüzünden geç başlamak zorunda kaldık” dedi.. Kendi istifa süreci de öyle.. İki gün içerisinden ‘istifa ettim’ dedi, sonra etmedim dedi ve istifa etti..


“SÜREÇ MANİPÜLASYONA AÇIK HALE GELDİ”


Play-off oynanacağını bile TFF yönetim kurulu medyadan öğrendi. Çok konuştu ve medya önünde çok çelişkili ifadeler kullanması nedeniyle kötü niyetinden olmasa da manipülasyona açık bir konuma geldi. Kendisine yapıştırılmak istenen F.Bahçe üzerinden Türk futboluna zarar vermeme baskısı meyvelerini verdi.


“BİZE GÖRE TEK FIRSAT BİLE YOKTU”


Aydınlar ben onlara 3 fırsat sundum, hiç birinden yararlanmadılar dedi… Bize göre tek bir fırsat bile yoktu.


Birinci fırsat; Yöneticileri davet ettim, ‘Avrupa’ya katılmamanız gerektiğini tedbiren bunu yapmamız gerektiğini’ söylediğini dedi.. Daha iddialar ortaya yokken Avrupa’ya katılmayın önerisini hangi Fenerbahçeli kabul edilebilirdi.


İkinci fırsat: Infantino’dan mektup geldi, Cenevre’ye gidini toplantının ardından bir yöneticinin güle oynaya toplantıdan ayrıldığını… Ama ne olduysa yerine Trabzonspor’un gitmesinin ardından oldu ve durum değişti dedi. Aydınlar’ın bana ilettiği o mektupta, F.Bahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden çekildiğine dair yazıyı ertesi gün 12.00′da bana ilet diyor. Arada da istersen İsviçre’ye git diyor. Şaka gibi… Mektup özenle yazılmıştı. Hiçbir şekilde UEFA’yı zan altında bırakmayacak kadar yazılmış. Titizlikle hazırlandığına bir örnek… Bu mektup çok önemli. Diyor ki; F.Bahçe kendini çeksin, ya da TFF çeksin diyor. Çekmezse ben çekerim demiyor. Bir ceza alırsa bedeli daha ağır olur diyor. Kısaca aba altından sopa gösteriyor. Yani TFF ile UEFA birbirlerine topu atıyor. Aydınlar bana sorsalar Trabzonspor yerine Bursaspor’un alınması gerektiğini söyledi. Bu bile bilgisizliğin gösterilmesi. Ama gerçek şu ki, bir takım gönüllü çekilirse kimin gideceğine UEFA istediği yerden seçer.. Ama takımı TFF Avrupa’dan çekerse sıradaki gider… Katılım şartlarına göre de Trabzonspor gider. O dört satırlık katılım şartları… Hadi bunlar bilmiyordu. Etrafındakiler danışmanlar, yardımcıları neden anlatmadı. Aydınlar, bu davanın ne spor hukuku ne adli yargılama adına bu süreçte yapılması mümkün değildir. Ve o yılın Avrupa kupalarının oynanacağı süreye yetiştirilemeyeceği açıklanabilmeliydi. Biz Avrupa’dan çekilmeyi kabul edersek tüm iddiaları kabul etmiş ve savunma haklarımızdan feragat etmemiz gerekiyordu. Biz burada vakıf yöneticileriyiz bunu yapamayız. Yapmak istesek de tüzük gereği yapamazdık. Ve kabul etmedik ve gereken yazıyı TFF’ye gönderdik. Bizler kulübümüz adına can derdindeyken olayların bu şekilde yaşanması bizimle alay etmek gibidir..


Fırsat üç: UEFA ile pazarlık yaptık.. Puan silme ve Avrupa’dan çekilme konusunda anlaştık ve teyit ettirdik dedi.. UEFA Cenevre’de bir toplantı yapıldığı ve 3 yöneticimizle katıldığımız bir gerçektir. Ama bu toplantıya bir avukat da katılmıştır. Aydınlar bu süreçle ilgili bilgim yok diyor.. Avukat bir TFF mensubu değil midir. Belki de pek çok konuda olduğu gibi ekibi yine kendisini bilgilendirilmemiştir. Toplantıdaki görüşmelerden haberim yok diyen Aydınlar, o toplantıya ilişkin metni bana kendisi gönderdi. Toplantıyı Fenerbahçe yapmıştır ben sadece UEFA ile randevu aldım diyor. Ben bulunmadım orada diyor. Vicdanlı ve dürüstler ise bu kişiler kendisini açıklasın diyor..



Pazar günü aday olacak mı?

Sözlerini öyle bir noktaladı ki!

Fenerbahçe’nin 3 Temmuz sürecinde yaşadığı olumsuzlukların nedenini, o dönem TFF’nin başındaki Mehmet Ali Aydınlar’ın iyi yönetim gösterememesine bağlayan Aziz Yıldırım sözlerini, “Aziz Yıldırım bir gün Fenerbahçeli olmak için değil, bir gün Fenerbahçeli ölmek için vardır” diyerek noktaladı.


BU SEÇİM 3 TEMMUZ’LA YÜZLEŞMEDİR


1998′den bu yana Fenerbahçe’de neler yaptığımı neler yapmak isteyeceğim anlatacağım. Kimseye nasip olmaz 15 yıldır başkanlık yapıyorum kötü zamanlar da iyi zamanlar da geçirdik. Kötü de iyi idare ettiğimiz zamanlar da oldu. Hesap meselesidir, pazar günü bunu göreceğiz. Alınacak her karar saygılıyım. 15 yılda hiçbir Fenerbahçeli hakkında kötü konuşmadım, belden aşağı da hiç vurmadım. Tek konuştuğum yer bu kürsü. Bunun dışında da düşünmedim konuşmayı ve yine de yapmayacağım. Bana yapılan suçlamalara cevap vereceğim. Önce Aziz yıldırım neden aday oldu? Bugün bu gündemle karşınıza geldim ve neler yapmak istediğimi açıklayacağım. Gelin bu kongrede yine herkese örnek olalım. Görev sürem 3 Temmuz’dur. Bu süreç tamamlanmadan, bu kanıtlar Fenerbahçe üzerinden temizlenmeden bizim Fenerbahçe’de görevimiz bitmez, bitmeyecektir. Bu seçim bir güvenoyu değildir. Ben bu camianın görünen yüzüyüm. Bu seçim Fenerbahçe iradesine yapılan bir dayatmadır. Fenerbahçe’yi yönetmeye çalışma şeklinin son tezahürüdür. Bu bir seçim değil, Fenerbahçe’nin 3 Temmuzla yüzleşmesidir. Bu nedenle de bu yüzleşme Fenerbahçe başkanı Aziz yıldırım ile yapılmalıdır. bu nedenle de adayım. Adayların söylem ve projelerini dinledim. Seçim oyunlarına Fenerbahçe’yi alet etmeden yapmalarını gözlemledim, ama yapmadılar. Bize de tekrar Fenerbahçe’nin bulunduğu durumu hatırlatma görevi düştü.


 


FENERBAHÇE ÜNİVERSİTESİ’NDE OKUMAK İÇİN YARIŞACAKLAR


Topuk Yaylası; 3 Temmuz sürecinin başladığı ve mekanı kabullenemediler. Cümlelerine ben yaptım ben ettim diye başlayanlar, bu tesisi yok saymak için ellerinden geleni yaptılar. Ankara tesisleri için de ağızlarına geleni söylediler. Fenerbahçe başkanının dahi kalamayıp kapısından döndüğü tesisin, Fenerbahçe için ticari durumunu bilmeden çamur attılar. Fenerbahçe Üniversitesi için şunu söylüyorlar, Fenerbahçe Spor kulübü neden kuruyor, gereksiz. Koleji kapatmaları lazım gereksiz. YÖK’ten çıktıktan sonra 25 milyon dolar parayı nereden bulacak? Bunu Fenerbahçe yönetimi yapamayacaksa, Fenerbahçe camiası bunu içinde halleder. Bu kadar mı anlamıyorsunuz. Ayıp. Borçlanmak istedikten sonra, her şartta, Fenerbahçe camiası arkasındaysa her şeyi yapar ve bulur. Üniversitenin parası hazır, bunlara ihtiyacımız da yok. Devletle olan ilişkilerimiz yürütülmektedir, 2014 yılında ilk adımlar atılmış olur. Fenerbahçe Üniversitesi Kayışdağı’ndaki kolejinin yanında yapılacak. Diğeri de şehir içinde olacak. Fenerbahçe Koleji’nden mezunlar ve diğer öğrenciler burada okumak için yarışacaktır. Şimdiden hayırlı olsun. Eğitim seçim malzemesi yapılamaz, tıpkı din gibi. Söyleyeceklerim var ama ayıp olmasın şimdi. Aslında konuşmada yok ama hepinizin önünde söz veriyorum, 2015′te yapılacak seçimde bir madde koyacağım, ben bu kulübe kendi zihniyetine göre biraz da yatırım için evler aldık, arsalar aldık, çöpü yok denen kulübe bir şeyler aldık. Bunlardan bir tensi de kardeşimin yaptığı 8 villayı aldık. Futbolcularımız kalsın dedik, ya burada ya da dışarıda kalacaksınız, para ödemeyiz dedik. Bu konu suistimal edildi, ben bu kongre sonrasında Fenerbahçe’nin ne masrafı varsa çekini muhasebeye sunacağım. Satılsın mı, bu şekilde devam mı etsin diye. Parayı iade edin derseniz yapacağım, sizlerin önünüzde söz veriyorum. Beni kirli emellerine bulaştıramadıkları için suçluyorlar.


TOPLAM BORÇ 200 MİLYON DOLAR


1 trilyon borç var deniyor da aktiflere bakılıyor mu? Fenerium’un değeri 300 trilyon, Futbol A.Ş.’nin değeri 800 trilyon. 2 milyar dolarlara kadar da çıkmıştı. Fenerbahçe SPK’da inceleme görüyor, dökümanları sürekli veriyoruz. Dernekle ilgili kısımları da mali kongrede anlatıyoruz. Yalan ortaya çıkar, hile hurda yapamazsınız. Ama bunların zihniyeti bu olunca hiç olmayan şeyler söylüyorlar mali durum hakkında. Fenerbahçe düzenli olarak denetlenmekte ve borçlar tüm çıplaklığı ile görülmektedir. 87 milyon dolar banka ve 100 milyon TL de banka borcu ile 270 milyon TL yani 137 milyon dolar borç vardır. İleriye dönük borçlar, borç kaleminde görülmektedir. Üstelik banka borçları 8 yıl vadeye yayılmıştır. Futbol A.Ş’ye olan borçlar da borç kaleminde gösterilmekte ve borç kalemi, şişirilmektedir. Toplam borç yani sadece 200 milyon dolardır.


FENERBAHÇE 10 TANE ZENGİNE MAHKUM EDİLEMEZ, HALKIN TAKIMIDIR


Sürekli bir zenginler kulübü TUSİAD sözleri alıp başını gidiyor. Zenginler kulübü mantığı ile Fenerbahçe’yi kalkındıracaklarını söyleyenler Fenerbahçe’yi ve değerlerini bilmiyordur. Fenerbahçe’nin TÜSİAD’a ihtiyacı yoktur, Fenerbahçe halkın takımıdır. Fenerbahçe’nin kimseye borçlandırılmayacak büyüklükte olduğunu anlayamadılar. Fenerbahçe 10 tane zengine mahkum edilemeyecek kadar büyüktür. Ben buraya 1998′de geldiğimde artık Fenerbahçe’ye zengin olan başkan ve yönetici aranmaması için çalışacağız dedim. Sizler de artık bunların farkındasınız sanırım. Demokratikleşme TÜSİAD modeli ile olmaz, dünyanın her yerindeki Fenerbahçelilerle olur. 1 milyon üye projesine verdiğimiz destek de bu nedenle.Bunlar, 3 temmuzların bir daha yaşanmaması için, Fenerbahçe’ye hakim olmak isteyenlerin Fenerbahçe’den tavsiyesini hayata geçirmek içindir. Kongreden sonra devam edersek tüzük çalışması hazırladık kongre üyelerimize gönderip, revize edeceğiz ve Fenerbahçe’nin yeni tüzüğü ile yönetilmesini sağlayacağız. Bir sitemim var. Mahkemelerden sürekli kararlar geliyor. Her mahkemeye giden, bizim kulübün mahrem şeylerine kadar almakla bizleri zor durumda bırakıyorlar. Yalnız Fenerbahçe’yi değil, lütfen kulüpleri zor durumda bırakacak kararlar almayın.


STAT YERİNDE KALACAK


Stat burada kalacak. Pendik’teki arazi tamamen futbol takımlarının, amatör branşlardaki sporcuların barınacağı orada sportif başarıyı yakalayacağı bir alan olacaktır. Zaten Ömerli Barajı nedeniyle 2 kattan fazla bir yapı kuramıyorsunuz. 15-20 futbol sahası yapmak, bütün altyapıları oraya taşımak bütün sporcularımız bir araya getirmek istiyoruz. Küçük bir idari bina ile gençlerimizin sportif gelişimi için yapılacak tesisleşme yeri olarak görüyoruz. Belediye ve milli emlak ile görüşmelerimiz devam ediyor. Kenan Evren Lisesi ile ilgili taahhütleri yerine getirdik, milli emlak ile görüşmeler yapıldı. İmar haklarının verilmesi için protokoller yapıldı. 2014′ün Mayıs ayında Kenan Evren Lisesi yerine AVM ve otel yapımına ihale vererek başlayacağız.


DEREAĞZI’NA FENERLAND PROJESİ


Fenerland” projesi rahmetli başkanımız Hasan Özaydın ve ekibine ait. Ender Bey de bunu gündeme getirdi ‘yapabiliriz’ dedi. Dereağzı’nda halı sahanın olduğu bölge, yeme içme yerleri olan bir sosyal tesis olacak. Amatör branşlar Pendik’e gidince bu sahalar boş kalacak. Denizle bağlantılı tesisler imarı ile ilgi görüşmelere başladık. Bu proje 93′te belediyeye sunulmuş ancak Hasan Bey’den sonraki yönetim belediye ile ters düşmüş. Belediye de vermemiş, yanlış davranmışlar. Bu proje gündeme gelebilir. Ön tarafa da yalnız kulübümüzün üyelerinin kullanabileceği lokantalar ve havuzlar yapacağız. Sosyal ihtiyaçların sağlanacağı bir yer olarak planlıyoruz. Kalamış yat limanı ihalesi var. Sayın Ali Koç’la gidip baktık. Bu ihaleye kim girmek istiyorsa Fenerbahçe ile bir arada girelim. Fenerbahçe yat limanında ortaklık olsun istiyoruz. Kendi başımıza da ortaklarla bu işi çözeriz. Burası bir kompleks haline gelecek, Fenerbahçe’ye gelir katacak.


FENERBAHÇE BANKA KURACAK


En büyük isteğim banka kurmak. Bu konuda çalıştık bir noktaya geldik, çözemedik. Şimdi yeni çalışma var. Yoğun çalışmalarımız var, finans konusunda dev şirketlerle görüşüyoruz. Fenerbahçeliler, her kurumsal ürünü, dünya çapında alabilecek, finansal işlemler yapacak, global tahviller çıkarabileceğiz. Finans dünyasında Fenerbahçelilere avantaj sağlayacak bir iş olacak.


BUNLAR AZİZ YILDIRIM’IN DEĞİL, FENERBAHÇE’NİN PROJELERİ


Bunlar seçim projeleri değildir, Aziz Yıldırım’ın projeleri değildir. Fenerbahçe Kulübü’nün projeleridir. İşe tek banka şubesi ile başlayacağız, iki ayda izinleri alabiliyoruz. Biz yarın kaybedebiliriz de ama bu projelerin Fenerbahçe için yapılması gerektiğini söylemek istiyorum.


‘FENERBAHÇE ŞİKE YAPMADI’ DEDİM; ‘DURUM ÇOK VAHİM’ DEDİ


Fenerbahçe’nin gerçeklerini başka yere götürmeden doğru olarak anlatmak lazım. Kimler Fenerbahçe’ye başkan olmalı diye soru sorulduğunda, öncelikle ikiyüzlü olanların bu kulübe başkan olmamalı diye düşünüyorum. 9 Temmuz’da hastanedeyken Aydınlar geldi, anjiyo olmuştum yatakta şunu söyledim; ‘Fenerbahçe şike yapmamıştır, Fenerbahçe üzerine bir oyun oynanmaktadır’ dedim. Ama Mehmet Ali Bey savcılarla konuştu, durum çok vahim dedi. 5 maçın neticesini biliyorlar, belge yok. Kendisi inandı veya buna onu inandırdılar. Bizim buna yaptığımıza inandı ve yanlış yönetti. İnanmasa süreç bu döneme gelmezdi.


MEHMET ALİ AYDINLAR’A 12 SORU


Süreçle ilgili sorular sormak istiyorum kendisine. Bunlarla ilgili açıklama yapsın, ben de bilmek istiyorum.


1- 2010-11 sezonu şampiyonu kimdir?


Biz yargılamak için sormuyoruz, öğrenmek istiyoruz. Biz yapmadığımızı söylüyoruz.


2- Fenerbahçe Spor Kulübü 2010-11 sezonunda şike yapmış mıdır, yapmamış mıdır?


3- Şenez Erzik ile sayın başbakana gittiğinizde, sayın başbakan Fenerbahçe’nin şike yapıp yapmadığını sorduğunda siz kendisine ne cevap verdiniz?


Dördüncü madde öncesini açıklama yapmak istiyorum. 5 Ocak’tan önce Mehmet Ali Bey ‘UEFA, Türkiye’nin işlerine karışmıyor derse, biz bu işleri hallederiz’ diyor. 5 Ocak’ta da UEFA bunu resmi sitesine koyuyor. Sonra kendisi devlet erkanıyla konuşuyor, dayanamıyor Cenevre’ye gidiyor ve ‘Biz bir kongre yapacağız, puan sileceğiz, bunu öneriyoruz’ diyor, UEFA da ‘sizin iç işlerinize karışmayız’ diyor. Ama ‘yazılı bildir’ diyor, 19 Ocak’ta da Ebru Köksal imzasıyla UEFA’ya gönderiyorlar ve 58. madde değişimi de gündeme geliyor. Metris’ten ben ‘bu madde değişemez’ diyorum. Buna göre, maçları manipüle eden takımlar, 2010-11 maç sezonunda kazanacakları ödülleri, kazandıkları puanları, tv gelirlerini iade edecek, en az 12 puan silme cezası uygulanacak, 2010-11 sezonu için bunlar uygulanacak, ayrıca da ceza verilecektir deniyor. İhlalde bulunan kulüpler, Avrupa kupalarına katılmayacak ve sıralamada takip edenler Avrupa kupalarına katılacaktır deniyor.


Şimdi kendisine soruyorum


4- Fenerbahçe’nin şike yaptığına inanıyorsan bu uygulamaları yapacak mısın?


a- Fenerbahçe’nin şampiyonluk kupasını Trabzonspor’a verecek misin?


b- Fenerbahçe’den puan silecek misiniz?


c- Fenerbahçe’yi 2 yıl Avrupa’ya göndermeyecek misin?


d- Ekonomik faydaları da geri alacak mısın?


5- TFF başkanlığın döneminde Etik Kurulu 1 ve 2. raporu arasındaki farkın nedeni nedir? Senin görevinde olmaman mı yoksa bu hukukçuların gerekli bilgiye sahip olmamaları mı?


6- Fenerbahçe maçlarına gelmemene rağmen rakip takımın onur konuğu olmanı nasıl açıklayacaksın?


7- Seni Fenerbahçeliler’in değil de Galatasaraylılar’ın desteklemesi tesadüf müdür? Geçmişte yönetiminde olan Lütfi Arıboğan, İlhan Helvacı, Ebru Köksal’ı da yeni yönetime alacak mısın? Hatta eğer başkan olursan, TFF’de yapmak istediğin gibi; Fenerbahçe’yi Galatasaray’a katma projene hayat mı vereceksin?


Bu süreçte Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman’ın da söyleyecekleri olmalı. Karanlıkların olmaması için. Onlar da Mehmet Ali Beyle olan görüşmeleri anlatmalılar.


8- Bu ikili ile neler görüştün, neler önerdin ve ne yanıt aldın? Savcılıktaki gizli belgeleri göstererek Fenerbahçe’nin şike yaptığını anlattın mı? Kozmik odada olması gereken evrakların senin evinde ne işin vardı? Yoksa kozmik oda senin evin miydi?


9- Şike ile şampiyon olduğunu iddia ettiğin futbolcuların yüzüne nasıl bakacaksın, onları kulüpten uzaklaştıracak mısın?


10- Aykut Kocaman Ordu maçına giderken, Dilmen uçaktan inip yanına geldiğinde neler söyledin?


11- İbrahim Akın’a lisans verme şartı olarak yapmadığı şikeyi kabul etmesi durumunda lisans vereceğini söyledin mi, söylemedin mi?


O süreçte bazılarına lisans verdiler, İbrahim Akın’a vermediler, bizim maçla döndü, ona da geçmiş olsun), Bu konunun Şansal Büyüka, İbrahim Seten, Murat Göğebakan, Egemen Adatepe, Mehmet Kızıl’ın olduğu ortamda, Kızıl’ın bu konuyu onayladığını biliyor musun, bu konudaki düşüncelerin nedir?


12- Pierre Cornu Türkiye’ye geldiğinde Arıboğan ve Helvacı kapalı kapılar arkasında ne konuştu? Senin de katıldığın sonraki yemekte neler konuşuldu?


Sorularımız bu kadar.. Yarın kongrede Fenerbahçe şike yapmamıştır derse ben kendim kalkar onu alkışlarım zaten.


BUGÜNE KADAR HARCAMALARI HEP KENDİ CEBİMDEN YAPTIM


1 milyar 600 milyon para ödedim 98 yılından bu yana; seyahatler dahil, çay paramı da yemek paramı da dostlarımızı çıkardığımız yemekleri de kendimiz ödedik. Kulübün hiçbir hesabında Aziz Yıldırım ile ilgi evrak bulamazlar. O gazetede, bununla ilgili yazılar yazanlar, geçmişte ne yaptıklarını iyi biliyorum; iki kelime söylerim ortada kalırlar, pislik atmasınlar.


İLK SEÇİLDİĞİ KONGRE ÖNCESİNDE YAŞANANLAR


Aydınlar Fenerbahçe’yi o kadar çok seviyor ki… 98 yılına kadar, Fenerbahçe gruplar tarafından idare edilmeye çalışılan bir kulüptü. Küçük küçük gruplar vardı. 98′e kadar Fenerbahçe’ye başkan olmak için bu grupların onayını almak gerekirdi . Fenerbahçe kongre üyesi sayısı 4400′lerdi. 90′da üye oldum ben kulübe.. Ben başkan olana kadar 98′e kadar 5500-6000 üyeyle idare ediliyordu. Şimdi 15 bin üyeye geldik. 13 bin civarında kişi kongreye katılabilecek. Ben başkan adayı olacağım 98′de. O zaman Aziz Yılmaz ve bir yönetici adaylık için 1 milyon dolar istedi. Yüksel Bey de bunu yazdırdı. Biz kabul etmedik. Daha sonra Kadıköy grubuyla oturduk, Kazım Bayülken’e 500 bin dolar verdim. Aziz Yılmaz, 15 yıl sonra çıkmış Aydınlar’ın peşinden gidiyor. Bunların hesabı budur, bunlar Fenerbahçeli değildir. Kendi ceplerini doldurmak için uğraşan insanlardır. Ben başkan olduktan sonra benimle pazarlık ettiler. Aziz Yılmaz ve yanındakiler benimle yaptığı görüşmeyi kasete aldırdı, işlerine gelenleri medyaya verdiler. Esas gerçekleri sakladılar, bana o yönetimi sattılar. Bunlar böyle insanlar, kendi menfaatleri için her şeyi yaparlar. Şimdi Mehmet Ali Aydınlar’a soruyorum; Bu Aziz Yılmaz Acıbadem’e gelip seni tehdit etti mi? Senden 1 milyon istedi mi? Hangi dostun, benim de dostumuz sana yardım etti? Sokağa çıkamıyordun, onu bu kulübün başına bela etmeye hakkın var mı? Hakkın varsa; benim söyleyeceğim bir şey yok. Fenerbahçe 98 yılına dönmemeli, işte o zaman kaybeder Fenerbahçe.


ALDIĞI KOMBİNELERİ İADE ETTİ


Hapis yattık. Bu dönemde yönetici arkadaşlarımızın Acıbadem’le ilişikleri var. Evlat acısı büyüktür benim söylediğim sözleri yanlış ifadelerle belli noktalara çektiler. Biz ona kötü gününde destek olduk, o bize kötü dönemimizde destek olmadı. O zaman Mehmet Ali’ye yardımcı olalım dedik. Hakan Bey’e erkeklere bak, kızlara bakma Aydınlar bakacak dedi. Problemler vardı, çözemiyorlar. Sporcuları topladık antrenörü ayarladık. 200 bin dolar kaptırdılar bir menajere geldik, çözdük. Fenerbahçe’nin gücü olmadan, bir şey olmaz. Şahsın gücü katkı yapar başka bir şey olmaz, ben de dahil. Avrupa’da İkinci olduk, teşekkür ettik. Doha’da dünya şampiyonu olduk. Teşekkür ediyorum. Ünilever’le beraber takım Avrupa şampiyonu oldu. Kız takımımız mahkemeye geldiler, kupayı getirdiler. Süreç devam ederken acıbademle bozuldu anlaşma. Kendisine söylediler. O arada oyunculara Aydınlar kombine almış. Mehmet Ali Bey bakın ne yapmış, çok seviyor Fenerbahçe’yi. Bakın ne yapmış. 102 binlik kombine almış sonra bunları iade etmiş, parasını geri almış. Bütün oyunculara verdiği avanslar var. Toplamda 1 triyon üzerinde para tahsil etmiş, kulübü çok seviyor. Bir şey söyleyemiyorum.


ŞİKE YAPTIYSAK NEDEN KÜME DÜŞÜRMEDİN?


Daha ortada bir şey yokken Etik Kurulu raporu mahkemeye gönderiliyor. Polis fezlekesi işlendi ve UEFA’ya gönderildi. UEFA’da her şey polis fezlekesi üzerinden; UEFA Disiplin Kurulu’nda ve CAS’ta karar alındı. Disiplin Kurulu ifademizi aldı, doğrular gördüler. Madem şike yaptık, neden küme düşürmediniz Fenerbahçe’yi? Aklınızdan bir şey geçtiği zaman bile suçlu oluyorsunuz; 6222 no’lu yasaya göre, 19 maçı 3 oyuncu ile mi yaptık? Cami kapılarında amigolara paralar verdiler.


GALATASARAYLILARA KONGREYE KATILIN DİYE MESAJ ATIYORLAR


Bugünlerde sizleri arıyorlar… Telefon numaralarını istemişler, verin gitsin dedik. Fenerbahçe üyesi şahsiyetlidir, para ve bir şeyler karşılığında oyunu satmaz. Ben bunların yerinde olsam, ‘bunları bunları yanlış yapmışlar, gitmeliler’ derdim. Gazetelere ilan veriyorlar, yazık o paralara, Fenerbahçe’ye verin. Gazete patronlarının cebine gideceğine Fenerbahçe’ye gitsin.. Acıbadem Hastanesi’ne insanlar gidiyor, ilk kalp sıkışmasında ben de gittim yine de giderim. Eren diye birini arıyorlar hastaneden, Fenerbahçe kongresi için oy isteyecektim diyorlar, ‘Eren 4 yaşında çocuk’ diyor annesi. Galatasaraylılar’a da mesaj gönderiyorlar. Bir aile dostum aradı; ‘Sizinkiler şaşırdı Faik İşmeli bana mesaj attı, Mehmet Ali Bey’e oy vermemi istedi, ben Galatasaraylıyım biliyorsun’ dedi. Fenerbahçe bir asırdır. Bir asrın yıkılması kolay değildir. Kime oy atarsanız atın önemli değil, kongreye katılın, herkes gelsin 10 bin kişinin katıldığı bir kongre yapalım, her zaman şeref duyacağım arkadaşlarımla yaptığım Fenerbahçe Ülker Arena’ya gidelim. Galatasaray ve Beşiktaş bunu yapamaz. Biz hep ilkleri yaşadık, bunun da sıkıntısını çektik.


2006′DA YAPTIKLARINI 2011′DE YAPTILAR


15 yılda 5 kez şampiyon olduk, 3 defa son maçta bizi boğazladılar, etti sekiz. Müsaade etmediler. 2006′da şampiyon olsak 16 dakika oynatmasalan ve şampiyon olsak 4-5 sene tutamazlardı bizi. Aynısını 2011′de de yaptılar. En iyi takımı kurduk bizi gönderiler Metris’e. İnşallah bir daha başımıza gelmez”.


FENERBAHÇELİ ÖLMEK İÇİN VARIM


Fenerbahçe 1998′e düşmesin, o günlere gitmesin 3 temmuzdan sonra yaşananları yaşamasın. Burada en büyük suç federasyon başkanındır, iyi yönetemedi ve süreci bu noktaya getirdik. Aziz Yıldırım bir gün Fenerbahçeli olmak için değil, bir gün Fenerbahçeli ölmek için vardır.



Sözlerini öyle bir noktaladı ki!

'Altın kemer' Balaban'ın

652. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde kanında yasaklı madde çıkan Başpehlivan Gürbüz’den geri alınan altın kemer, İsmail Balaban’a verildi.


Kırkpınar finalinde Ali Gürbüz’e rakip olarak yenilen Antalya Konyaaltı Belediyesi Başpehlivanı İsmail Balaban ve Antalya Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek altın kemeri Edirne’ye törenle teslim aldı. Törende Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi ve Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, altın kemeri İsmail Balaban’a birlikte taktı.

Birinci olduğu için buruk bir mutluluk yaşadığını söyleyen Başpehlivan Balaban, altın kemerin ebedi sahibi olmayı istediğini ifade etti.


“KIRKPINAR TARİHİNDE BİR İLK”


Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, Kırkpınar tarihinde ilk defa doping olayının meydana geldiğini dile getirdi. Ebediyen altın kemerin sahibi olan ancak kanında yasaklı madde çıkması sonucu altın kemeri elinden alınan Ali Gürbüz adına çok üzüldüğünü ifade eden Başkan Sedefçi, “Keşke bu buruk tören olmasaydı. O kardeşimizin doping almadığı ve hakkıyla güreş yaptığı düşüncesindeydim ama dopingli çıktı. Keşke bu olay gündeme gelmeseydi, geldi ama hayat devam ediyor. Ben Ali Gürbüz kardeşime geçmiş olsun diliyorum. İnşallah 2 yıl süre çabuk geçer, sonrasında meydana dönerek, hakkıysa hakkını geri alır, diye düşünüyorum. Sonuçta burada İsmail Balaban kardeşimizle final güreşinde güreştiler ve İsmail kardeşimiz ikinci oldu. Kanun yönetmelik gereği de dopingli çıkan güreşçinin ödülü geri alındığı için kemeri de almak zorunda kaldık. Bu yıl kısmetse sevgili kardeşim, dostum Konyaaltı Belediye Başkanı’nın emek verip katkı yaptığı, destek verdiği İsmail Balaban kardeşimizin kemerini takdim edeceğiz” dedi.


İsmail Balaban’a hayırlısı olsun dileklerinde bulunan Başkan Sedefçi, “Gençsin, yiğitsin, devamın gelmesini diliyorum, inşallah ebediyen altın kemeri sana veririz” diye konuştu.


Başkan Sedefçi, “İsmail Balaban kardeşim şu andan itibaren Türkiye’nin Başpehlivanıdır. Kendisine hayırlı olmasını diliyorum” diyerek altın kemeri Balaban’a Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le birlikte taktı.


“BU TÖRENİ KIRKPINAR’DA YAPMAK İSTERDİK”


Törende konuşma yapan Antalya Konyaaltı ilçe Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “652’inci Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde bu töreni yapmak isterdik, buruk bir sevinç yaşıyoruz. Ama bir taraftan sevincimiz altın kemerimiz yine Antalya’mızda Konyaaltı Belediye Güreşçimiz İsmail Balaban’da kalmıştır. Bugün burada ödül töreninde bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Tabi ki bu güreşlerimiz ata sporumuz bizde yaylaların yaylası Feslikan’da 18 yıldır güreşlerimizi yaparız. Ben aynı zamanda Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanıyım, Antalya’mızda ve çevre illerimizde bütün güreşlerimizde güreşçilerimizle ve ata sporuyla beraber oluruz. İnşallah sevgili kardeşim ve oğlumuz İsmail Balaban’ın bu altın kemerin devamında başarılı bir şekilde çalışmasını diliyorum ve katkılarından dolayı herkese tekrar teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.


“ALTIN KEMERİN EBEDİ SAHİBİ OLMAK İSTİYORUM”


İsmail Balaban ise buruk bir sevinç yaşadığını belirterek tam anlamıyla mutlu olmadığını dile getirdi. Balaban, “Üzücü bir olayla karşı karşıyayız, yağlı güreş adına üzücü bir durum. Nasip böyleymiş birinci olduğum için buruk bir mutluluk var. Önümüzdeki seneler için biraz fazla çalışıp, 3 yıl üst üste Başpehlivan olarak kemerin ebedi sahibi olmak istiyorum. Başaltında 3’üncü olarak geldim, bunun için federasyon başkanıma teşekkür ediyorum. Bu yıl da çok çalıştım ve finale kadar geldim. Şu anda birinciyim, bunu için çok mutluyum” diye konuştu.



'Altın kemer' Balaban'ın

Adım adım zirveye...

Galatasaray, TT Arena’da konuk ettiği Torku Konyaspor’u Drogba ve Burak’ın golleriyle 2-1 mağlup etti. Kopenhag maçı öncesi moral bulan Galatasaray, lider F.Bahçe’yle de puan farkını 3’e indirdi ve gözünü gelecek hafta Şükrü Saracoğlu’nda oynanacak derbiye dikti


Spor Toto Süper Lig’in 10. haftasının açılış maçında Galatasaray ile Torku Konyaspor karşı karşıya geldi. TT Arena’da oynanan mücadelede sarı kırmızılılar, Konyaspor’u 2-1 mağlup etti. Ligdeki zirve yürüyüşünü sürdüren G.Saray’a galibiyeti getiren goller, 45+4. dakikada Didier Drogba ve 67. dakikada Burak Yılmaz’dan geldi. Konuk ekip Konya’nın tek golünü 16. dakikada Recep Aydın kaydetti.


CİMBOM 2. SIRADA


Galatasaray, bu galibiyetle puanını 19′a çıkardı ve maç fazlasıyla 2. sıraya yerleşti. Konyaspor ise 10 puanla 12. sırada kaldı.


İLK KEZ 3′TE 3 YAPTI


Son iki maçında Kardemir Karabükspor ve Kayserispor’u deviren sarı-kırmızılılar, Konyaspor’u da yenerek ligde ilk defa 3′te 3 yaptı.


CUMA FOBİSİ SONA ERDİ


Galatasaray, puan kaybettiği Eskişehirspor ve Antalyaspor maçlarının ardından Konya karşısında çıktığı 3. cuma maçından galibiyetle ayrılmayı başardı.


PUAN FARKI 3′E İNDİ


Cimbom, Konya galibiyetinin ardından, maç fazlasıyla, gelecek hafta karşılaşacağı lider Fenerbahçe ile arasındaki puan farkını 3′e düşürürken, Şampiyonlar Ligi’nde salı günü oynayacağı Kopenhag maçı öncesi de moral bulmuş oldu.


DANY BU KEZ YOK


Galatasaray’da teknik direktör Roberto Mancini, geçen hafta oynadıkları Kaysersipor maçına göre ilk 11′de tek değişiklik yaptı. İtalyan teknik adam, son iki lig maçında oynatmadığı Emmanuel Eboue’ye Konyaspor karşısında tekrar forma verirken, geçen hafta Kayserispor maçının ilk 11′inde görev yapan Dany Nounkeu’yu kadroya almadı.


SNEIJDER SAKATLANDI


Galatasaray’da Kayserispor maçında geçirdiği sakatlık sonrası sadece dünkü antrenmanda takımla çalışan Wesley Sneijder de maçta ilk 11′deki yerini aldı. Hollandalı oyuncu henüz maçın başlarında sakatlanınca 9. dakikada oyundan alındı.


BRUMA YİNE KONTENJANA TAKILDI


Sarı-kırmızılı ekipte Dany’nin yanı sıra geçen hafta da kadroda bulunmayan Bruma, Nordin Amrabat ve Albert Riera yabancı kontenjanına takılan isimler oldu.


SABRİ SOL BEKTE


Roberto Mancini, sağ bek Sabri Sarıoğlu’nu, Konyaspor maçında savunmanın solunda görevlendirdi. Sol bekte Eboue’yi oynatan İtalyan teknik direktör, sakatlığı nedeniyle takımdan ayrı kalan Hakan Balta’nın yokluğunda Sabri’yi oyuncuyu karşılaşmada sol bekte görevlendirdi.


MANCİNİ VE TÜTÜNEKER’E SEVGİ GÖSTERİSİ


Sarı-kırmızılı taraftarlar, Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini ile bir dönem Galatasaray’da forma giyen Torku Konyaspor’un teknik direktörü Uğur Tütüneker’e sevgi gösterisinde bulundu. Taraftarların tezahüratlarda bulunduğu Mancini ve Tütüneker, ayrı ayrı tribünleri selamladı.


TT ARENA’DA ŞOK GOL


Maça etkili başlayan taraf Galatasaray olsa da ilk golü bulan Torku Konyaspor oldu. 16. dakikada Chedjou’nun geri pasında Recep Aydın’ın baskısıyla karşılaşan Muslera, meşin yuvarlağı uzaklaştırmak isterken ceza alanı dışındaki Gekas’a attı. Galatasaray savunmasını hazırlıksız yakalayan Gekas, sürdüğü topu, ceza alanı yayı içinde kaleci Muslera ile karşı karşıyayken, sağ çaprazda daha uygun durumdaki Recep’e çıkardı. Bu oyuncu, düzgün bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi: 0-1.


DROGBA UZATMADA ATTI


Sarı kırmızılı ekip, bu gole cevabını 45+4. dakikada Fildişili yıldızı Drogba ile verdi. Eboue’nin pasıyla sağ kanattan bindiren Umut Bulut’un ortasına, arka direkte Ali Turan’ın üzerinden kafa vuruşunu yapan Drogba, meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu ve takımının soyunma odasına 1-1 beraberlikle gitmesini sağladı.


ASLAN FIRSATI KAÇIRDI


Galatasaray ikinci yarının hemen başında Burak Yılmaz ile öne geçme fırsatını kullanamadı. Drogba’nın sağ kanattan ortaladığı topta müsait pozisyonda bulunan Burak, zayıf bir kafa vuruşu yapınca top kaleci Itandje’da kaldı.


BURAK GALİBİYETİ GETİRDİ


Cimbom, yıldızı golcüsü Burak Yılmaz’ın ayağından bulduğu golle 2-1 öne geçmeyi başardı. Burak, Aydın Yılmaz’ın orta sahadan attığı mükemmel ara pasta defasın arkasına sarktı ve kaleciyle karşı karşıya kaldı. Itandje’dan sıyrılan golcü oyuncu topu boş kaleye göndererek takımının galibiyet golünü kaydetti.


CHEDJOU DİREĞE TAKILDI


Sarı kırmızılılar 77. dakikada Chedjou ile direğe takıldı. Emre Çolak’ın kullandığı kornerde penaltı noktası üzerinde topa çok iyi yükselen Chedjou kafayı vurdui top üst direkten geri geldi.


VE MAÇ G.SARAY’IN


Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Galatasaray, Torku Konyaspor’u 2-1 mağlup ederek haftayı galibiyetle kapattı.



Adım adım zirveye...

Villasına iki valizle girdi

Sürpriz aşklarıyla magazin gündemine yerleşen Ebru Şallı ile Sinan Akçıl, haklarında yapılan eleştirilere aldırmadan beraberliklerini sürdürüyor. Birbirlerine “Kutsal kadın”, “Justin Bieber’den yakışıklı” gibi övgüler yağdıran ikili; dedikodulara göre önceki akşam aynı evde yaşamak için ilk adımı attı.


VİLLASINA 2 VALİZLE GİRDİ


Oğullarının morali için bir süredir Harun Tan’la evliyken yaşadığı villada kalan Ebru Şallı, önceki akşam özel eşyalarını müzisyen aşkının evine taşıdı. Ünlü sunucu, elinde 2 küçük valizle Sinan Akçıl’ın Acarkent’teki villasına girerken görüldü.


“SARILIP AĞLAMAMIZ HER ŞEYE BEDEL”


Ünlü müzisyenin dün sosyal paylaşım sitesi Twitter’da yazdığı şu cümleler ise Ebru Şallı ile Sinan Akçıl’ın önceki gece aynı evde romantik anlar geçirdiğini doğrular nitelikteydi: “Dün yeni klibimi izlemek için bana geldiğinde, ikimiz de gözyaşlarımızı tutamadık. Abartısız söylüyorum ki; sarılıp ağlamamız her şeye bedeldi.”



Villasına iki valizle girdi

'Lina'yı kucağına aldı!

‘Avrupa Avrupa’ dizisinde rol alan başarılı sunucu ve oyuncu Zuhal Topal, sabah 08.40′da kızını kucağına aldı. Zuhal Topal ve eşi Korhan Saygıner çift bebeğe Lina ismini verdi.


PAZAR GÜNÜ TABURCU OLACAK


3 kilo 500 gra boyu 500 cm olan kızlarının çok sağlıklı olduğunu söylediler. Sezeryan ile doğum yapan Topal, pazar günü hastaneden taburcu olacak.



'Lina'yı kucağına aldı!

Cuma ezanına 'memur' ayarı

İSTANBUL’daki memurların geçen pazar günü başlanan kış saati uygulaması nedeniyle namaza yetişemeyecekleri göz önüne alınarak, sadece cuma günleri için öğle ezanının saati değiştirildi.


İstanbul Müftülüğü, geçen yıllardaki gibi memurların cuma namazına yetişebilmeleri için sadece cuma günlerine özel öğle ezanının saatini değiştirildi. Uygulama ile bugün saat 11.55’te okunması gereken öğle ezanı memurların cuma namazına yetişip kılabilmeleri için saat 12.10’a alındı.


Cuma günlerine özel ileri saatteki öğle namazı uygulamasının günlerin uzadığı ve öğle namazı saatinin gerçekten 12.10’u göstereceği 22 Aralık tarihine kadar uygulanacağı açıklandı. Bu tarihten sonra öğle namazı saati 12.10’u geçeceği için cuma günleri öğle ezanı gerçek saatinde okunacak.



Cuma ezanına 'memur' ayarı

'Deve hörgücü gibi'

Popstar yarışmasına da katılan sıradışı müftü olarak bilinen Kırklareli İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık, başörtülü kızlar için bugüne kadar ki en ağır yazıyı kaleme aldı.


Gazeteport’un haberine göre, “Ruhu çıplak başı kapalı türbanlılar” diyerek yeni moda kapanan kızlara seslenen müftü, “Versace motifli uculer, başını deve hörgücü gibi diken bayanlar transparan giyinenlerden daha tahrik edici” gibi yorumlar yaptı.


İşte çok konuşalacak Türbanlılar yazısı:


“RUHU ÇIPLAK, BAŞI KAPALI TÜRBANLILAR”


“Dikkat buyrulursa zamanede örtündüğünü zanneden, Peygamberimizin “Cennetin kokusunu alamayacaklar” ikazına rağmen başını deve hörgücü gibi diken bayanlar o kadar çoğaldı ki transparan giyen bayanlardan çok daha çekici görünüp erkekleri kışkırtmaktadırlar. Üstüne üstlük rujlar, maskaralar (kaş kirpik boyası) muhtelif tahrik edici parfümler, vesair mübarek cildi uzun vadede tahriş edip yaşlanmayı hızlandıran bir sürü kimyevi alaşımlar… Bir İlahiyat Hocamız bu kozmetik harcamalarına bir yılda harcanan para 5 Milyar dolarmış… İsrafın boyutunu da bu arada belirmiş olayım, ne uğruna bu meş’um durumlara giriliyor…


İSLAM AHLAKINA UYGUN MU?


Seksi görünmek… Peki kızlar sizin bu davranışınız İslam Ahkamına, İslam ahlakına uyuyor mu? Bir zamanlar sizin maskara ettiğiniz bu garip türbanlarınızın gerçek şekli olan örtü için bu ülkede ne sıkıntılar çekildi biliyor musunuz? Hocam işte Kuran “Örtünün” demiş biz de örtündük, niye kızıyorsun bize?


ERKEKLERİ KIŞKIRTIN MI DİYOR?


Ey ruhu açık başı kapalı kızlarım! Kuran size böyle mi örtünün diyor, palyaçoları kıskandıracak kadar boyaları en güzel azalarınıza sürerek vücut tahribatı yapıp, erkekleri kışkırtın mı diyor? Kendinizi kandırmayın.


Diyeceksiniz ki Hocam! “Kalbi Selim nedir”?


Kalb-i Selim, gönlü Allah sevgisi ile doldurulmuş, Yüce Yaratıcının Kâbesi olarak tavsif edilen gönülden, fesadı ve hasedi çıkarıp, Ahlak-ı Muhammedi örtüsüyle örtülen, hayatı insanların beğenisinden öte Allah’ın beğenisi ve rızasına muvafık olarak tanzim edilen kalb demektir. İşte bu kalbi taşıyabilen kadınlar ne yüzüne saçma sapan boyaları sürer, ne de daracık pantolonlar giyip vücut hatlarını teşhir eder.


BEKARET ZARI ERKEKDE DE VAR


Daha önceki yazılarımdan “Bekâret zarı sadece kadınlarda değil erkeklerde de vardır” başlıklı makalemde erkeklerin de kadınlar gibi namuslu olmalarını, onların da tıpkı bayanlar gibi çul çaputtan öte evvela ahlak elbisesi, edep örtüsüyle örtünmesini İslam’ın ve insanlığın mûcibâtı olarak beyan etmiştim.


VERSACE MOTİFLİ UCUBELERİ


Rengarek başörtüleri, insanları mütemadiyen tahrik etmek için Versace motifli ucubeleri veya muhtelif batı tandanslı manevi dünyamızı yıkıcı türbanları, ülkemizde yaygınlaştırıp, sözde tesettürü yayıyoruz tezgahıyla İslam Kadınlarını seksapalite putlarına dönüştüren “Tekbir” adıyla maruf sözde İslami tesettür firmasını ve sahibini kınıyorum, ve bu şahısları Önce Allah’a sonra Hz Peygamber’e şikayet ediyorum. Örtü adı altında kızlarımızı lükse özenen, İslam ahlakından uzaklaşan, şuursuz ve de formalite kabilinden örtünen bayanlara tebdil ettiği için…Ve bunların çoğalmasına zemin oluşturduğu için….


TEKBİR GİYİME DE KIZDI


Bir de anti parantez söylemek isterim Tekbir gibi dinimizin çok önem verdiği Allah’ı ululamak anlamına gelen bir İslam Literatürüne ait bir kelimenin bir ticaret firmasında ne işi var. Soruyorum Tekbir firmasının yöneticilerine;


“Siz, deve hörgüçlü Versace motifli, astronomik fiyatlarla sattığınız İslâm’ın örtüsü ile alakası olmayan ürünlerinizle mi Allah’ı ululuyorsunuz? Buram buram, tahrik kokan, baktığınızda kalplerde takva saygınlığı sağlayacağı yerde insanımızın aklına cinsellik getiren ürünlerinizle mi Allah’ın şanını yücelteceksiniz.?”


BAŞINI ÖRTMEYENLER…


Diğer taraftan çok sayıda başını örtmeyen ama ahlaki noktada çok değerli dostlarımız arkadaşlarımız var…Bunlardan biri de Melek Abla…Emekli bir Almanca Öğretmeni, daha önce görev yaptığım ilçedeki banka müdürü Hüseyin Abi’nin eşi, Kuran Kursunda öğrencimizdi. Kendisi Kuran Okumayı, Peygamberimizin hayatını birçok şeyi öğrendi. Tefsir derslerimize katıldı. Çok hayırsever bir insan. Her sosyal faaliyette var. ( Helva dağıtılacak, Hatim merasimi yapılacak, bir muhtaç hasta huzurevine yatırılacak, Yetimlere yardım toplanacak, Kutlu doğumda Bedenen ve mali olarak yardımlarda bulunulacak Melek Abla hep oralarda)


Allah aşkına siz söyleyin şimdi… Kafasında deve hörgücü bir türban, yüzünde 200 gr boya, bacağında Lee Cooper kot pantolon, burnunda 2 milyarlık pırlanta bir hızma, kolunda İsviçre üretimli 4 milyarlık bir saat, İpekleri çoooook uzaklardan getirilmiş soyu sopu beli olmayan türbişler… Biz şimdi bunlara İslam’ın Hanımefendisi mi diyeceğiz ?


Ben Melek Ablamı bu zipçiktilere değişmem…


Kelamın Özü; Ahir zamanda lüks ve debdebe merakından Birçok değerler pay-i mal edilecek, Ruhu ve gönlü çıplak başı kapalılar türeyecek…



'Deve hörgücü gibi'

Bir asker daha intihar etti

Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesinde Ömer Faruk Biçer adlı askerin intihar ettiği iddia edildi.


SEBEBİ HENÜZ BİLİNMİYOR


Edinilen bilgiye göre, Yüksekova’ya yaklaşık 42 kilometre uzaklıktaki Yeşiltaş Askeri Birliği’nde vatani görevini yapan Ömer Faruk Biçer isimli askerin, henüz belirlenemeyen bir nedenle intihar ettiği iddia edildi.


Cenazesi Yüksekova Devlet Hastanesi morguna kaldırılan Biçer’in Ankara nüfusuna kayıtlı olduğu bildirilirken, konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.



Bir asker daha intihar etti

49 yıl sonra yeni tabela

Siirt’in Aydınlar ilçesinin adını Tillo olarak değiştiren kanun teklifinin TBMM’de kabul edilerek yasalaşmasının ardından, 1964 yılında İçişleri Bakanlığı’nca yayınlanan kararnameyle adı değiştirilen ilçeye Tillo ismi iade edildi.


İlçenin eski isminin 49 yıl sonra resmen iadesi başta Aydınlar olmak üzere Siirt’te büyük memnuniyetle karşılanırken, ilçedeki bazı tabelalar da değiştirildi. Ak Parti Siirt Milletvekilli Afif Demirkıran ilçenin adının tüm dünyada Tillo adıyla; ilim, irfan yuvası olarak bilindiğini söyledi ve “Başta İbrahim Hakkı hazretlerinin dünyaca ünlü ‘Marifetname’ adlı eseri olmak üzere pek çok Tillolu alimin eserlerinde yerleşim yeri Tillo olarak zikredilmektedir. Uluslararası ilim literatürleri de ilçenin Tillo adına tekrar kavuşmasını zorunlu hale getirmektedir” dedi.



49 yıl sonra yeni tabela

Marmaray'da sürpriz yolcu!

Marmaray’ın sürpriz konuğu Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan oldu. Eşiyle birlikte Marmaray’a binen Erdoğan kameralara yakalandı.


Başbakan Erdoğan’ın 122 yıllık devlet hayali olarak nitelendirdiği Marmaray’ın ikinci gününde herhangi bir aksaklık yaşanmadı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda düzenlenen görkemli bir törenle hizmete açılan Marmaray ilk gün 300 bin yolcuyu taşırken, bugün alınan önlemler sayesinde yığılma meydana gelmedi.


BİLAL ERDOĞAN DA YOLCULAR ARASINDA


Erdoğan’ın talimatıyla 15 gün boyunca ücretsiz hizmet verecek Marmaray’ın bugünkü sürpriz konuğu ise Bilal Erdoğan oldu. Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan eşiyle birlikte Marmaray’da görüntülendi.



Marmaray'da sürpriz yolcu!

Heidi Klum Makyaj


Heidi Klum Makyaj

TV Sunucusu Bakımı


TV Sunucusu Bakımı

Carly Rae Jepsen Makyaj


Carly Rae Jepsen Makyaj

Victoria Justice Makyaj


Victoria Justice Makyaj

Niall Horan Makyaj


Niall Horan Makyaj

PSY Bakımı


PSY Bakımı

Beni Baloya Hazırla


Beni Baloya Hazırla

Shakira Bakımı


Shakira Bakımı

Ofis Bakımı


Ofis Bakımı

Lady Gaga Makyajı


Lady Gaga Makyajı

Violetta Bakımı


Violetta Bakımı

Çilekli Bakım


Çilekli Bakım

Gül Bakımı


Gül Bakımı

Test Post from Limonuz.Com

Test Post from Limonuz.Com http://www.limonuz.com